"Her gün aynı güne uyanmak" üzerine bir ütopya varsa işte şu günlerde bu ütopyanın tam ortasındayım. Bazen her şeyden vazgeçtiğiniz kocaman bir hiçliğin ortasında bulursunuz kendinizi. Bu hiçlik öyle; “Hiçlik aynada kendini gördüğü zaman kainat başladı” gibilerinden bir “Ben”in keşfi filan da değil, giderek seni çeken bir boşluğun hiçliği…
Bu anlamsız, beni giderek dibe çeken boşluktan kurtulmak için, -kozmosun doğasını anlamak Sokrates’in anlayışıyla başlıyorsa- işte o anlayışla kendimi yeniden keşfe çıkmaktan başka çare bulamadım. Ve en iyi yapabildiklerimden (ki onlardan da yakın zamanda vazgeçmişken) başladım.
Bir söyleşimde kendimi tanıtırken, bedensel enerji noktalarını kendi eksenimde yeniden adlandırmıştım. Bunlardan başlangıç noktası olan Kök Çakra’ya “dinlemek” demiştim: Dinlemenin benim için hem mesleğim adına hem de kişisel önem verdiğim tüm deneyimler adına beni büyüten, besleyen bir kaynak olduğunu biliyorum. Röportaj türünü sevme nedenlerimden bir tanesi de olan dinleyebilmek hem de sempati kurmadan etkin bir alandan dinlemek... İkinci enerji kaynağım dinlediklerimi süzgeçten geçirebildiğim ve yaratıma geçirebildiğim idrak alanı, “anlamak” ki hepimizin belki de sevilmek kadar ihtiyacı olan şeydir anlaşılır olabilmek, anlaşılmak… Üçüncü enerji merkezime geldiğimde “okumak” diyorum ki işte bu satırlarda ilerlerken gelmek istediğim kaynak yani bugün beni harekete geçiren nokta, devamında dördüncü enerji kaynağım “yazmak” ile bunu sürdürürken yine beşinci “anlatmak”, altıncı “paylaşmak” ve de yedinci “kazanmak” olarak adlanıyor.
Bu söyleşimden iki yıl sonra öğrendim sekizinci auro ve dokuzuncu astral beden noktalarını… Oralara henüz bir ad veremedim.
Bugün başlangıç noktama dönecek olursam “okumak” olarak adlandırdığım Solar Plexususum, sindirimimi, kişisel gücümü yönetirken benden duygusal alanda açık sözlülük ve ruhsal alanda da büyüme ve gelişim bekliyor. Bu büyüme ve gelişim sürecimde yeni dönemde beni ayağa kaldıran okuma programımı gün gün paylaşarak (dokunabilirsem bir yerlerde birilerine) katkı sunmanın bireysel bir çabanın ötesinde olacağını hissettim.
Hedefim önümüzdeki bir yıllık süreçte üç yüz kitabı okumak ve paylaşmak, burada hızlı okuma tekniklerinin katkısı nicelik olarak yadsınamaz elbette ama beni en çok heyecanlandıran ortak alanlarda sunabileceğim niteliksel katkılar. Bu katkı için Solar Plexustan çok daha fazlasına ihtiyacım olacak, tüm enerji merkezlerine düşenler bir yana adlandırmadığım noktalar da benimle olacak. Belki de bu yolculukta adlarını bulacak…
Ursula K. Le Guin ile başlıyorum bu yolculuğa, yıllar önce okuduğum
Yerdeniz Öyküleri serisinin animasyonunu izledikten ve Ursula’nın ölümünden sonra onunla aynı seride başka bir yolculuk olacak. Fakat öncesinde Rollo May’ın Metis Yayınları’ndan
Yaratma Cesareti var.
Planlı yaşamayı reddediyorum, planlarımın aksaması yaşamın da aksaması oluyor.
Plansız plan eylemim şöyle:
-
Her an eylemde olmak
-
Ertelememek
-
Fikirlerini hayata geçirmek
Bunu bugün tüm gücümle ve cesaretimle, şimdiye kadar yarattıklarımdan ilham alarak paylaşıyorum.
Plansız planlarımı ve Yaratma Cesareti’mi sizlere sunuyorum.