Ankara Gençlik Parkı’nda bir araya geldiğimiz Ayta Sözeri, parkın içinde bir çay bahçesinde başlıyoruz sohbete. İstanbul’da yaşayan Ayta, Pembe Hayat’ın çalışmaları için sık sık Ankara’ya geliyor. Hazır Ayta Ankara’da o halde hadi lunaparka dedik ve soluğu Ulus’ta aldık.
Birçok dizide ve sinema filminde ve en önemlisi sahnelerde gördüğümüz, tanıdığımız Ayta’ya dair her şeyi merak ediyorum. Günlük yaşamını, çalışma temposunu ve alışkanlıkları.
“İstanbul’a geldiğinde tanık olacaksın, bir oyuncu olarak başkalarından farklı bir yaşantım yok herkes gibi yaşıyorum. Belki bir saat erken belki bir saat geç uyanıyorum. Kahvaltı yapıyorum… Gerçekten çok gündelik bir hayat yaşıyorum. Öyle sabah kalkar kalkmaz “plates yapıyorum” gibi bir hayatım yok. Gün içinde görüşmelerimi ve işlerimi planlıyorum.”
Transların yalnızca seks işçiliği yapan ve belli bir yere hapsolmuş bir yaşam tarzı olduğu düşünülüyor. Ayta Sözeri, özellikle “Kayıp Şehir” dizisiyle ve yer aldığı diğer çalışmalarda bu algıyı kıran kadınlardan bir tanesi. Ekranlarda, insanların sahiplendiği, hayranlık duyduğu bir kadın. Tüm bunlarla birlikte Trans hak mücadelesinin sahiplerinden Ayta:
“Görünür olduğum ve hiçbir zaman hak mücadelesinden vazgeçmediğim için bu mücadelenin sembollerinden birisi haline geldim. Çünkü başka trans arkadaşlar gibi görünürlük problemim yoktu. Yaptığım iş görünmekle alakalıydı zaten. Ama diğer trans arkadaşlarım görünürlük problemi olduğu için ortaya çıkmıyorlar ve anlatmıyorlar.”
12 Ağustos’ta Hande Kader’in öldürülmesinin ardından trans cinayetlerine karşı Meclis’ten seslenen isimlerden biri de Ayta oldu. Mecliste Pembe Hayat’ın açıklamasını okuyan Ayta: “Bizi en çok sessizlik öldürüyor. Biz yaşamak istiyoruz.” diye seslenmişti.
Çay bahçesinde yüksek sesle çalan Nil Budak şarkısına eşlik ediyor Ayta:
“Ben de insanım,
sizlerden biriyim ben de.
Gözüm yok yükseklerde.”
Neden çekimler için bir lunaparkı seçtiğini soruyorum Ayta’ya: “Aslında hem bir yer bilmediğim için lunaparka geldik Ankara’da, hem de eğlenceli geldi bana. Hem biraz herkese çocuk gibi hissettirir diye düşündüm hem de lunaparkı seven insanlar için geldim.”
Parkta, Ayta’nın hayranları geliyor yanımıza. Kimisi “Paramparça” dizisinden kimisi “Kayıp Şehir”den kimi de “Akasya Durağı”ndan tanıyor onu.
Ayta’yı hayranlarına soruyorum, “Paramparça” dizisindeki mahkum rolünü anlatıyor bir hayranı: “Öfkesini, tüm kadınlık hallerini çok güzel hissettirdi o dizide Ayta Hanım” diyor. Genç hayranlarıysa “Akasya Durağı”nda taksi şoförü “Sinan” karakteriyle maceralarını çok sevdiklerini anlatıyor.
Gençlik Parkı’nın lunaparkında, elimizdeki fotoğraf makinelerini görerek “fotoğraf çekmek yasak hemşerim” diye yanımıza gelen görevliler Ayta’yı fark edince “burası sizin, buyurun atlıkarınca, korku tüneli… Her yerde çekim yapabilirsiniz” diyor.
Ayta, atlıkarıncaya biniyor, söylediği gibi çocuk gibi hissediyoruz kendimizi. Parkın içindeki renkli oyuncaklar ve çocuk sesleri bizi de mutlu ediyor. Ayta, herkesle çok samimi ilişki kuran, gülümseyen ve sohbet eden bir oyuncu, onun bu güzel enerjisi bizi de sarıp sarmalıyor.
Parktaki çocuklardan görevlilere kadar Ayta Sözeri’ye hayranlıkla bakan gözlerin arasında parktan ayrılıyoruz. Ve Ayta Sözeri’yle İstanbul’da buluşmak üzere vedalaşıyoruz.